top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıAynur Karabulut

TALİBAN’A YENİLMESİ SONRASI ABD’NİN İMAJINI TOPARLAYABİLECEĞİ TEK YER HOLLYWOOD SAHNESİ!..

20 yıl süren ve ABD’nin Taliban’a yenilerek Afganistan’dan çekilmesiyle son bulan ABD-Afganistan işgali ile ilgili birçok küresel çatışma bölgesi hakkında araştırma yapmış, bölge konusunda Uzman Mepa News Genel Yayın Yönetmeni sayın Halid Abdurrahman ile Afganistan’da ki son gelişmeler üzerine verimli bir söyleşi gerçekleştirdik…

Halid Abdurrahman kimdir?

Mepa News’te Genel Yayın Yönetmenliğinin yanında, küresel çatışma bölgeleri üzerine araştırma yaparak, bu araştırmalarla ilgili yazılar yazıyorum. Uzun yıllardır birçok farklı bölge üzerindeki çatışma dinamiklerini, silahlı grupları ve hareketlerini takip ediyorum.

Çalışma alanı olarak neden çatışma bölgelerini tercih ettiniz?

İlgimi çeken bir alan olduğu için ama özellikle de bu bölgelerde yaşanan gelişmelerin Türkiye kamuoyuna doğru bir şekilde aktarılmadığını düşünmem bu alanla ilgilenmemde büyük bir etken oldu.

Bu alanlarda yaptığınız çalışmalar hakkında biraz bilgi alabilir miyiz?

Farklı kurum ve internet siteleri için alanımla ilgili olarak farklı türden içerikler ürettim. YouTube kanalımdan haftalık olarak gündem değerlendirmeleri yaptığımız bir program, bunun yanında spesifik konular üzerine servis ettiğim video çalışmaları mevcut. Ayrıca Mepa News isimli daha çok uluslararası gelişmelere değindiğimiz bir haber sitesinde çalışıyorum.

AFGANİSTAN, TALİBAN VE ABD ÜÇGENİ…

Sıcak gündemimiz olan ve sosyal medya aracılığıyla bilgi kirliliği yüzünden anlaşılmak istenmeyen, dinlenilmeyen, tanınmayan Afganistan, Taliban, ABD üçgenini geçmişten günümüze değerlendirir misiniz?

Özellikle son dönemde Taliban’ın Afganistan sahasındaki ilerleyişiyle birlikte sosyal medyada bilinçli olarak hızla yayınlanan yazı, görüntü ve haber içeriklerinin sayısında ciddi bir artış yaşandı. Ancak maalesef bu içeriklerin büyük bir kısmı dikkatli bir şekilde incelendiğinde kamuoyunu yanıltmaya yönelik planlı bir şekilde servis edildikleri anlaşılıyor.

Afganistan, uzun yıllardır savaşın devam ettiği bir ülke, İngiliz işgali, sonrasında Sovyetler, ondan sonra ABD derken bu günlere kadar gelindi. Tabi ki tüm bu savaşlardan en fazla Afgan halkı etkilendi. Ülke halen yıllar süren bir boşluğun içerisinde. İnsanlar hayatlarını savaşa göre “normalleştirmiş” durumdalar. Tüm hayatlarını ülkede devam eden savaşa göre planlayıp, yaşamlarını buna göre dizayn etmişler. Savaş hiç bitmeyecekmiş gibi.

2001 işgali sonrasında devrilen Taliban iktidarıyla ülke yeni bir döneme girdi. ABD işgaliyle birlikte aslında bu süreç sadece askeri boyutta değil, kültürel anlamda da Afgan halkını büyük ölçüde değiştirecekti. Çünkü işgalin dönemi ve 20 yıl gibi bir süre devam etmesi, ABD’nin Afgan halkı üzerinde oluşturmaya çalıştığı sosyolojik değişimleri daha da kolaylaştırdı.

Taliban konusuna değinecek olursak, hareket 2001’de ABD ve NATO müttefiklerinin ağır bombardımanları nedeniyle birçok vilayet merkezinden geri çekilmek zorunda kaldı ve kırsala yerleşti. Birçok Taliban mensubu da bu süreç içerisinde Pakistan’a göç etti ve bu bölgede yaşamaya başladı. Daha sonrasında bir toparlanma sürecine giren Taliban, işgalden birkaç yıl sonra ABD ve müttefiklerine yönelik saldırılarına başladı.

2009 sonrasında hareket, kırsaldaki etkinliğin çok daha geniş bir alana taşıdı. 2010 sonrası ise Taliban için kırsalda dönüm noktasıydı. Geniş yerleşimler ele geçirildi. Hükümet güçleri buradan çıkartıldı. ABD doğrudan daha aktif bir şekilde sahaya müdahil olmak durumunda kaldı. Ve bu bugün şahit olduğumuz döneme kadar ilerledi.

Taliban kimdir? Nasıl kuruldu? Gücünü nasıl elde etti?

Taliban Sovyet işgali döneminde Kadahar’da ortaya çıkmış bir öğrenci hareketidir. Asıl kuruluş amaçları, o dönem Afganistan’ın büyük bir problemi olan yol kesicilik, adam kaçırma ve hırsızlık gibi olaylara müdahale etmekti. Nitekim kuruldukları bölgelerde asayişi sağladılar. Farklı vilayetlerden de kendilerine ciddi katılımlar oldu ve bu şekilde halkın desteğini aldılar. Gücünü elde etmesinin temelinde halkın desteği olduğu görülüyor. Son dönemde yaşanan gelişmeler, hızlı ilerleme sağlayabilmesi de bunun göstergesi. Afganistan gibi bir coğrafyada halkın desteği olmadan bu şekilde hareket edebilmek imkansız. Taliban hem geçmişte hem de günümüz için kendini yeterince ifade edebildi mi?

1996’dan 2001 işgaline kadar ilk iktidar oldukları dönemde devlet yönetimine, uluslararası ilişkilere ve siyasete dair hiçbir tecrübeleri yoktu. Bu yüzden kendilerinin de kabul ettiği üzere birçok hata yaptılar. Bir de batı basınının olaya yaklaşım şekli önemli tabi. Taliban’la ilgili haberlerin tamamı batı basınından okundu. Burada tüm haberlerde olmasa da bazı planlı dezenformasyon süreçlerinin yaşandığını biliyoruz. Bugünkü süreçte Taliban’ın kendisini daha net bir şekilde ifade ettiği görüyoruz. Bağlı olduğu İslami değerlerden taviz vermeyeceğini ifade eden hareket, vizyonunu daha da genişlettiğini, geçmişteki hataları tekrarlamayacaklarını söylüyor. Tüm bunları zaman gösterecek.

Bütün dünyayı saran Taliban korkusunun temel nedenleri neler olabilir?

Aslında son yaşanan dezenformasyon fırtınasından anladığım, Afganistan’da gerçekten ne olduğu, halkın gerçekte neler yaşadığından ziyade Taliban üzerinden İslamiyet’in bir şekilde itibarsızlaştırılabilmesi. Bu yüzden özellikle batı basını olmak üzere tüm dünyada sürekli olarak pompalanan İslam karşıtlığına şu an Taliban karşıtlığı da eklenmiş durumda. Burada oluşturulmaya çalışılan algı oldukça tehlikeli. Kabil’de yaşayan birçok insan dahi Taliban’ın kendilerine olan muamelesine şaşırıyor ve 20 yıllık dönem boyunca hareketin kendilerine bu şekilde tanıtılmadığını söylüyor. Dolayısıyla dünya üzerinde sürekli olarak anti propagandası yapılan bir yapıdan bahsediyoruz. Burada gerçekleri takip etmemiz, batının değil bizlerin olayları ve Taliban dönemini gözlemlememiz gerekiyor.

Geçmişten çıkarımlarla yeni dönem Taliban arasında ne gibi farklar göreceğiz? Taliban’ın hâkim olduğu Afganistan’ı neler bekliyor?

Taliban bağlı olduğu İslami değerlerden ödün vermeyeceğini her fırsatta yineliyor. Ancak bunun yanından vizyonlarını geçmiş döneme göre daha da genişlettiklerini ve tecrübeler kazandıklarını söylüyorlar. Ne gibi farklılıklar göreceğimiz sorusuna cevap verebilmek için henüz erken. Biraz daha bekleyip Afganistan’ın daha sakin bir tempoya geçmesi gerekiyor. Geçiş süreci de dahil olmak üzere her şey henüz çok taze.

Neler beklediği konusuna gelince Afganistan’daki gelişmeleri takip etmek ve olayların biraz daha yatışmasını beklemek gerekiyor. Taliban halen bir yönetim ilan etmiş değil. Bu yönetim ilanından sonra da bir anda her şey düzelmeyecek. Afganistan coğrafyası sadece savaşlar değil, farklı başka sorunları da içinde barındırıyor. Dolayısıyla burada Taliban’ın işinin pek kolay olmadığını da eklemek gerekiyor.

Neredeyse hiç kan dökmeden bütün vilayet merkezlerine hâkim olması önemli bir nokta değil mi? Bunu neden göremiyoruz?

Evet daha önce de söylediğim gibi. Bu bize Taliban’ın arkasındaki asıl dinamiği, yani halk desteğini gösteriyor. Güneydeki Kandahar, batıdaki Herat gibi sembolik şehirlerin Taliban’a geçmesinden sonra diğer birçok vilayet merkezi de halkın oluşturduğu müzakere heyetlerinin görüşmeleri neticesinde çatışmasız bir şekilde Taliban’a teslim edildi. Tabi ki bunun arkasında 20 yıllık bir savaşın ayrıntıları yatıyor. Taliban bu yirmi yıl içerisinde birçok vilayet merkezinin kırsal ile olan bağlantısını kesmiş ve izole olmalarını sağlamıştı. Bu da hızlı düşüşün en büyük nedenlerinden. Ayrıca eski Kabil hükümeti güçlerinden de bahsetmek gerek. Aylardır maaş alamayan, doğru düzgün yemek yiyemeyen, sınırlı mühimmatı olan bir askeri yapıdan bahsediyoruz. Maddi motivasyonlar için savaşan bu insanlar hükümet tarafından terk edildiklerini anladıklarında silahlarıyla birlikte Taliban’a teslim oldular. Taliban da hepsini serbest bıraktı.

Afganistan’dan Türkiye’ye gerçekten korku salacak kadar beklenen bir göç yaşanacak mı? Öngörünüz nedir?

Bence bu “korku salacak” düzeyde olmaz. Afganistan zaten 2001’den bu yana, hatta Sovyet savaşından bu yana göç veren bir ülke. Burada asıl konu Afganistan’ın realitesi olan Taliban’ın kuracağı yönetimin diğer ülkeler tarafından tanınması. Özellikle Türkiye’ye göç olduğu için burada Ankara’nın üzerine insani boyutta iş düşüyor. Ankara, askeri varlık yerine daha önceden olduğu gibi sivil toplum kuruluşlarıyla Afganistan’ı desteklemeli ve bu ülkenin kalkınmasına katkı sağlamalı. Bu şekilde ülke üzerindeki kötü algı ortadan kalkabilir. Göç azaltılabilir. Sadece Ankara değil birçok Müslüman ülkeye burada görev düşüyor. 20 yıl bölgesi için mücadele vermiş bir gruba direniş veya cihat grubu demenin yanlış olduğunu düşünüyor musunuz?

Afganistan’da ABD ve NATO işgaline karşı Afgan halkının verdiği mücadeleyi görmezden gelmek doğru olmaz. Taliban 20 yıl sonra Afganistan’ı geri alıp yeniden yönetime gelmiştir. Bunun halk desteği olmadan gerçekleşmiş olması mümkün değildir. Dolayısıyla Taliban dediğimizde, sabahtan öğlene kadar tarlasını sulayan, öğleden sonra silahını kuşanıp savaşa girişen bir halktan bahsediyoruz. Yani organik bir direniş yapılanması. Kendi topraklarını savunan insanlara ‘terör örgütü’ denmesi ne derece doğru bilemiyorum. Cihat denmesi veya denmemesi sizin olaya hangi ideolojik pencereden yaklaştığınızla ilgili. Bence Afganistan’da ülkeyi işgal eden ABD ve müttefiklerine karşı 20 yıllık bir mücadele vardı. Tıpkı Sovyet döneminde olduğu gibi.

Taliban’ı kabul görüp barış eli uzatıp kabul görmeyip barış içerisine girmeyecek ülkelerin başında hangileri gelir ve neden? Bu konuda bir öngörünüz var mı?

Bu soruya yanıt vermek için henüz erken olduğunu düşünüyorum. Afganistan’da bir yönetimin oturtulması ve ülkenin normale dönüşünün izlenmesi gerekiyor. ABD neden Afganistan’a girme gereği duymuştu? 20 yıl boyunca Afganistan’a neler kaybettirdi?

ABD, 11 Eylül saldırıları nedeniyle Afganistan’a girdiğini ifade etmişti. Ancak bunu planlı mı yoksa o an gelişen bazı refleksler sonucunda mı gerçekleştirdi bu noktada bazı tartışmalar dönüyor. Bazıları ABD’nin El Kaide varlığı nedeniyle her halükârda Afganistan’a askeri müdahalede bulunacağını ifade etse de, diğer bir kesim 11 Eylül’ün intikamı için Afganistan’ın işgal edildiğini savunuyor. Farklı kesimler ise ABD’nin Afganistan’ı kendisine tehdit olarak gördüğü El Kaide ve diğer grupların üstlenme merkezi olarak kullanmasına izin vermemek için işgal ettiği görüşünde. ABD’nin Afganistan işgalinin kendisine getirileri de oldu götürüleri de. Getirilerinden bahsedecek olursak elindeki savaş teknolojisini ciddi oranda test etti ve bu testler neticesinde geliştirdi. Bu, sahadaki diğer NATO ülkeleri için de geçerli. Ancak bunun yanında ABD’nin kaybettiği bir savaştan bahsediyoruz. Evet ABD ordusu oldukça güçlü. Ancak bu güç 20 yıldır devam eden savaşta Taliban’ı yenmek için yeterli olmadı. Ve burada yeniden Taliban’ın nasıl bir yapılanma olduğu konusu ortaya çıkıyor. Organik bir yapılanma, bir halk hareketi olmasa muhtemelen 20 yıllık savaşta Taliban diye bir şey tarihin tozlu sayfalarına gömülebilirdi. Ancak böyle olmadı.

ABD’nin beşerî ve maddi kaybı da cabası.

Taliban 20 yıl devam eden bir direnişle bölgesini ABD’den temizlemesi, ABD ye yaşattığı yenilgi ABD açısından ne gibi statü veya güç kaybına sebep olur veya olur mu?

Afganistan savaşı ABD için ciddi bir itibar kaybı oldu. Her ne kadar ABD tarafı, tıpkı Sovyetlerin yaptığı gibi kaybettiği bu savaşı Doha’da imzalanan bir anlaşmayla süslemeye çalışsa da sahadaki realite bize ABD’nin bu savaşı aldığı ağır darbelerle kaybettiğini gösteriyor. Afganistan’daki savaşı kaybetmesi ve dünya üzerindeki itibarının daha da gerilemesi aslında ABD çağının sona erdiği veya ereceği görüşlerini de ortaya çıkarma başladı. Sovyetler Birliği de Afganistan işgalinden aldığı yenilginin ardından -farklı sebepleri olsa da- yıkılmıştı. ABD için işleyecek süreci zaman gösterecek.

Havalimanından yayınlanan izdiham, iniş takımından düşürülen insanlara ait korkunç görüntüleri nasıl yorumluyorsunuz? Bu konu üzerinden ABD’nin nasıl bir yönetim şekli olduğunu düşünüyorsunuz? İnsanları toz bezi olarak kullanıp işi bittiğinde iniş takımından atacak kadar cani olan ABD’nin bu yüzünü insanların görmek istememesinin ve hala uygar olarak kabul görmesinin sebebi nedir?

İnsanların olanları görememesinin veya görmek istememesinin en büyük etkeni ABD’nin oluşturduğu o hegemonya. Bunun örneklerini Afganistan konusunda defalarca gördük. Bugün Taliban’dan kaçtığı iddia edilen, havalanmak üzere olan kargo uçağının tekerlerine sarılan bu halk “Taliban’dan kaçıyor” olarak lanse edilirken, ABD ve diğer müttefiklerinin Afganistan’da işledikleri hak ihlalleri ve keyfi infazla gündem dahi olmadı. ABD’nin yerle bir ettiği sivil yerleşimler hiçbir zaman gündeme gelmedi. Burada aslına bakılırsa medyayı da incelemek gerekiyor. Dış basın ve ajanslar büyük oranda ABD çıkarlarını gözeten bir habercilik yapıyorlar. Türkiye’deki haber kanalları ve ajanslar da özellikle dış konularda haber ithalatına bağımlı olduklarından, bu çevrelerin haberleri tercüme edilip servis ediliyor. Bu da ABD’nin istediği algı modelinin yayılmasına sebep oluyor.

Uçağa binmeye çalışan Afganların görüntüleri oldukça korkunçtu. Uçaktan düşenler, iniş takımları arasında parçalananlar, bu kişilerin içinde hükümetle kurdukları temas ve ilişki nedeniyle Taliban’dan kaçanlar mutlaka vardır. Ancak hiç teması olmayanların, bir şekilde ülkeyi terk etmek isteyenlerin de uçağa binmeye çalıştığını biliyoruz. Ayrıca 4 milyondan fazla insanın yaşadığı bir şehir olan Kabil’de birkaç bin insanın oluşturduğu görüntülerin tüm Afganları temsil ettiğini söylemenin de adil olmadığı görüşündeyim.

ABD gibi pespaye ki şahsen elle tutulur bir başarısı olduğunu düşünmüyorum birçok konuyu eline yüzüne bulaştırdığını bariz gördüğümüz halde Afganistan örneğinde de gördüğümüz üzere neden yenilmez bir kahraman olarak gösteriliyor? Bu senaryolarda bile aciz kalacak kahramanlık ve yenilmezlik hikayelerinde ki etki Hollywood sinemasının etki ve gücü olarak görülebilir mi?

Dünya üzerinde ABD’nin yenilmeyeceğine dair o kadar büyük bir algı oluşturulmuş durumda ki, bazı çevreler bilgi eksiklikleri ve ABD’yi adeta bir ilah olarak gördüklerinden bunun aslında ABD için bir yenilgi olmadığını, plan dahilinde olaylar zinciri olduğunu iddia ediyorlar. Bunda şüphesiz Hollywood etkisi büyük. Nitekim Afganistan’dan çekilmesi sonrasında ABD’nin imajını toparlamaya çalışabileceği tek yer yine Hollywood. Türkiye’nin bir Afganistan politikası olduğunu düşünmüyorum. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bu konuda Türkiye nasıl adım atmalı?

Aslına bakılırsa Türkiye Afganistan’la ilgili net bir politika ortaya koyabilmiş değil. Ancak son dönemde özellikle ABD ile Taliban arasındaki anlaşma süresince Ankara’nın Afganistan’a ilgisinin daha da arttığını gördük.

ABD’nin ülkeden çekilmesiyle birlikte Biden yönetimiyle daha iyi ilişki arayışında olan Ankara, Kabil Uluslararası Havaalanı’nın güvenliğini sağlamayı teklif etti. Ancak bu teklif ABD tarafından kabul edilmedi ve geçen süreçte ülke Taliban kontrolüne geçti. Ankara’nın şimdilik bu planı iptal ettiğini de biliyoruz.

Türkiye Afganistan’ın kalkınmasında askeri olarak değil, sivil toplum kuruluşlarıyla destek sağlamalı. Nitekim geçmiş dönemde bunun birçok örneğini gördük. Afganistan’daki Türk sivil toplum kuruluşları oldukça önemli işlere imza atmış durumdalar. Bence bu kazanımların kaybedilmemesi gerekli.

Afganistan’ı zerre kadar umursamayan insanların bir anda sosyal medya aracılığıyla yalan yanlış haberlerle gündem yapması, Taliban korkusu salmaya çalışmasının altında ki asıl sebep ne olabilir? Hiçbir fikri ve bilgisi olmadan ülkesi için 20 yıl direniş gösterip ülkesini işgale giden ABD’den kurtaran bir grup için bu kadar acımasız olmak haksızlık değil mi? Şu şekilde düşünelim ABD’nin 20 yıl Taliban tarafından işgal edilmesi sonucu ABD ülkesinden Taliban’ı çıkarmış olsaydı yine bu tayfa aynı yorumları yapacak mıydı? Ya da ABD’yi kahraman olarak ilan edip sevinç gözyaşları mı dökecekti? Bu kadar cehaletle bu kadar klavye kahramanları neden üreyebiliyor?

Tabi, burada asıl konunun Taliban veya Afganistan olmadığından bahsetmiştim. Burada asıl konu Taliban ve Afganistan üzerinden süreci bir şekilde politize edip iç siyaset malzemesi olarak kullanabilmek. Yoksa Türkiye’de zaten yalan yanlış haberler yayan kişilerin Afganistan’da gerçekte nelerin olduğuna dair hiçbir bilgileri ve endişeleri olduğunu sanmıyorum.

Son olarak toparlayacak olursanız neler eklemek istersiniz?

Toparlamak gerekirse, Afganistan’da neler olup biteceğini görmek için biraz daha beklenilmesi gerektiğini düşünüyorum. ABD ve uluslararası toplumun alacağı kararlardan, Taliban’ın neler yapacağına dair birçok konunu daha net bir şekilde görmek için ülkenin biraz daha sakinleşmesini beklemek gerekiyor.


Vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim

Ben teşekkür ederim.


RÖPORTAJ / AYNUR KARABULUT

AĞUSTOS 2021

70 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page