top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıAynur Karabulut

DİJİTAL HAFIZA MERKEZİ

VARLIKLARI SİLİNMEK İSTENEN FİLİSTİNLİLERİ DİJİTAL HAFIZA MERKEZİ İLE DÜNYAYA ANLATIYORUZ!..

"Dijital Hafıza Merkezi projesinde, tüm yaş gruplarına hitap edecek içerikler oluşturulmakta ve bunların sürekliliği hedeflenmektedir. Dijital Hafıza Merkezi, Filistin konusunda dijital bir mutfak ve network merkezi olma misyonuyla yola çıkmıştır. Kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerin değerlendirmeleri neticesinde planlanan çalışmalar, bu misyondaki basamaklarımız olacaktır. Filistin konusunda bilgili ve bilinçli bir toplum idealinde yola çıkan Dijital Hafıza Merkezi, bu doğrultuda zaman zaman dijital çerçevelerin dışından Filistin meselesini ele alacaktır…”

Dijital Hafıza Merkezi adı altında Filistin özelinde “Filistin’i Filistin yapan” bütün argümanları kayıt altına almak gibi çok önemli bir davayı dert edinen, bu yükü sırtlanan harika bir ekibin çalışmalarını, Projenin fikir sahiplerinden ve koordinatörlerinden sevgili kardeşim Ahmet Faruk ASA ile keyifli, samimi bir söyleşiyle sizler için derledik. Mutlaka desteklenmesi gereken bir proje. Sizin de hayranlıkla, keyifle okuyacağınıza eminim. Buyurunuz efenim…

Seni tanıyabilir miyiz?

Ahmet Faruk Asa, Bursa doğumluyum. Beyoğlu İmam Hatip Lisesini bitirdikten sonra Marmara İlahiyat Fakültesini tamamladım. 2021 yılından itibaren İstanbul Üniversitesi’nde Din Sosyolojisi Yüksek Lisansına devam ediyorum. Aynı zamanda İHH İnsani Diplomasi Biriminde görev alıyorum. Bu birimde Filistin dosyasını takip ediyorum. Bunun yanında asıl olarak Dijital Hafıza Merkezinin Koordinatörlüğünü yürütüyorum. Gerek akademi gerek toplumsal çalışmalar anlamında ucu Filistin’e dokunan bütün meseleleri ele aldığımız bir merkez. Kimlik olarak kendini Filistin ile özdeşleştiren biriyim. İnsan birçok şeyden mahrum yaşayabilir ama anlamsız yaşayamaz. Kendimi Filistin adına çalışmaları bir teraziye koyarak nerede, nasıl, ne şekilde daha faydalı olabilirim ölçüsünü gözeterek hayatına devam eden Müslüman bir genç olarak özetleyebilirim.

Filistin meselesini ne zaman dert edinmeye başladın?

15 yaşındayken Kudüs’e gittim. Gidenler bilir Filistin’e her gittiğinizde bir önceki Filistin’i bulamayabilirsiniz. Hep bir eksiklikle karşılaşırsınız. Bu konuda kendimi talihli hissediyorum. Kudüs’ün geçmişinden bugün ki görünümüne birçok eksiklik bırakıldı. O eksikliklerin bir önceki döneminde en azından Kudüs’ün biraz da İslam şehrinin halkın ve bizzat yerleşimlerin üzerinde nüfusunun daha kalabalık, tesirinin daha fazla olduğu 2013 yılında Kudüs’e gittiğim için, şu anki işgal tablosundan daha farklı bir Kudüs tablosu görebildim.

Kudüs’e ilk gittiğimde imam hatipte okumam sebebiyle biraz Arapça biliyordum. Doğal olarak konuşulan her hadise, her konu, her gelişme, her söyleme kulak kabartıyordum. Bir gün Cuma namazının hemen akabinde basın açıklaması yapılacağı söylendi. Kudüs’e gidenler bilir Cuma namazı sonrası belirli gruplar hutbe tarzında açıklamalar yaparlar. Bildiride bulunurlar. O gün bir bildiri vardı. Bildiriye kulak vermek için kalabalığın arasına girdim. Gerginliğin yükseldiği bir dönem olduğu için bu kitlenin arasına girmememiz şeklinde uyarılar almıştık. Çünkü genelde bildirilerin sonucu üzücü olaylarla sonuçlanabiliyordu. Gençlik heyecanıyla bildiri yapan kalabalığın arasına girdiğimde bildiri veren kişinin Kudüs adına özveride bulunmanın önemine, Müslümanların Kudüs’le alakalı ilgi ve alakasını arttırmasının ne derece kıymetli olduğuna dair beyanatlarda bulunuyordu. Tam o sırada bildirinin yapıldığı alan İsrail’in saldırısı ve gaz bombası sonucu insanların kaçıştığı bir kaosa dönüştü.

15 yaşında bir genç olarak buna bizzat şahit olmam benim Kudüs ile alakalı bireysel yaşadığım ilk tecrübe oldu ama toplumsal manada bu tecrübenin içerisinde yetişmiş bir insanım. Çünkü Filistin meselesi ile alakalı en azından Türkiye’deki Müslümanların bunu ele alışı tarihi yeni değil çok eskilere dayanıyor. Bu anlamda bir geçmişi olduğu için bu konjonktürde yetişmiş insanlarız. Gerek söylemsel gerek kolektif refleksler olarak bu havayı sürekli müşahede ediyor oluşumuz aslında istesek de istemesek te bilinçaltımıza Kudüs’e dair bir hassasiyetin otomatikman yerleştiğini söyleyebiliriz.

Onun hemen akabinde Kudüs’te Filistin İslami Hareketi Lideri Raid Salah Abu Shakara ile tanışma fırsatım oldu. (Raid Salah Türkiye’de Mescidi Aksa muhafızı olarak bilinen ve 48 Bölgesi Arapların İslami lideri olan Filistin adına çok önemli bir şahsiyet) Kendisinin Filistin adına bana söylediği şeyler, aslında serüvenimi oluşturdu diyebilirim.

Üniversiteye geçiş dönemi, benim Filistin konusunda ikinci kırılmamı oluşturdu. Kudüs’e gitmeye ve giderken tek başıma gitmemeye başladım. Dolayasıyla ilk olarak yakın çevremden başlayacak şekilde Kudüs bilinçlendirme çalışmalarına başladım.

Yine ilahiyatı seçmemdeki sebep de buydu. Üniversite tercihini yaparken de Filistin’le alakalı çalışma yapmak isteyeceğimi biliyordum ama Türkiye’de ki herhangi bir üniversite veya akademi ya da bölüm Filistin’le alakalı kendini geliştirmek isteyen bir öğrenciye lisans öncesi dönemde bütüncül bir Filistin tablosu sunmuyor.

Kudüs’e ziyaretlerle beraber bu konuda okumalarım sıklaştı. Filistin’le alakalı genelde basamaklar üçer beşer atlanmaya çalışıyor ama en temel de bizim uzun ve disiplinli okumalar yapmadan, yani en azından zihin dünyamızda bir ve bütün Filistin haritası oluşturmadan bölgeye dair tasavvurlarımız eksik kalabilir. Bu yüzden ben basamakları birer birer çıkma taraftarı oldum. İlk olarak Filistin’e dair bilgi düzeyini daha ileriye götürmek adına yaklaşık üç yıl boyunca düzenli ve sıkı Filistin okumaları yaptım. Yani hemen hemen her hafta bir Filistin kitabını bitirme hedefi ile bir yolculuğa çıkmıştım.

Bu konuda belirli ilerleme kaydettikten sonra minimal gruplarda Filistin, İsrail dersleri vermeye başladım. Ardından katıldığım Bölge Uzmanlığı programı kapsamında yaklaşık üç yıl boyunca İbranice dersleri aldım. Hem İbranice hem de uzman hocalardan Filistin ve İsrail’e dair dersler alıyordum. Yaz aylarını da öğrendiklerimi pekiştirmek amacıyla bölgede geçiriyordum. Hem İbranice, Arapça eğitimini daha ileri bir noktaya taşıyordum hem de kitabi olarak edindiğim bilgileri bizzat sahada müşahede edebilme fırsatı buluyordum ki işin en kıymetli noktası burasıydı. Oraya gidenler bilir buradan bakmakla oradan görmek arasında çok ciddi bir fark var çünkü temelde bir toplum psikolojisi söz konusu.

Her nimetin şükrü de kendi cinsindendir. Dolayısıyla bu kadar emek verdiğimiz alan için bizzat buna yönelik çalışmalar yapmayı vazife edindim.

Dijital Hafıza Merkezini genç bir ekiple kurdunuz. Çıktığınız bu yolculuğu anlatır mısın? Dijital Hafıza nedir?

2020 yıllında Dijital Hafıza Merkezinin temelleri atıldı. Aslında bu zamana kadar gördüğümüz, okuduğumuz, bu anlamda çalışmalar yaptığımız bir davanın sonucuydu. İşgal bir enstrüman gibi görülebilir ve bu enstrüman zaman içerisinde değişebilir yani bizim işgale bir ve bütün, hiç değişmez etki, yetmiş yıllık bir serüven olarak bakmamız doğru değil. Çünkü yüz yıl önce ki metotlar ile günümüzde uygulanan metotlar farklı dolayısıyla burada bir işgalin serüvenini konuşacaksak eğer, burada yıldan yıla değişebilen bir serüven, yıllara yayılan bir işgali adlandırdığımızda, işgalin kullandığı metotlar gerek siyasi gerek bizzat sahada askeri anlamda zaman içerisinde değişebilir ve İsrail’in bunları değiştirmeye başladığını net bir şekilde görebiliyoruz. Nihayetinde İsrail’in temelde Filistinlileri Yahudileştirmek adına birkaç ajandası vardı bunlardan biri silahlı insanları sistematik bir şekilde soykırıma uğratarak ortadan kaldırmak ama geldiğimiz nokta itibariyle şunu gördük ki İsrail insanları öldürmeye başlasa da ardından gelen nesil daha bilinçli bir şekilde yetişerek, güçlenerek geliyor. Kendini yenileyebiliyor, daha ileri taşıyabiliyor ve bu şekilde siteme uyum sağlayarak karşı durabiliyor. Kafa tutabiliyor. Dolayısıyla İsrail için aslında oradaki halkı bütüncül manada yok etmek, ortadan kaldırmak çözüm vermedi.

O zaman analizlerine dayanarak İsrail bu noktada strateji değiştiriyor diyebilir miyiz?

Aynen öyle İsrail değişen ve gelişen zaman ile beraber strateji değiştiriyor. Geçen yılki olaylarda serüveni değiştiren, dünyaya bunu duyuran, İsrail’e geri adım attıran kitle genç kuşaktı. Halbuki genç kuşaklar genelde Türkiye’den yana dünyadan bakışı bu konuda apolitik, olaylarla ilgisi az denecek şekilde okunur. Ama bu genç çocuklar artık işgali annesinden, babasından, dedesinden dinlemiyor. Orada bizzat görmeleri, yeni çağın da gereksinimlerine göre kendilerini uyarlamaları çok normal, dolayısıyla İsrail için aslında bu teknik sonuç vermedi.

İsrail’in işgaldeki ikinci tekniği; Filistin’i böl, parçala, yut sistemi yani gettolaştırarak zaman içerisinde bir potada eritebilmekti. Nitekim Filistin’i gettolaştırdı mı? Evet gettolaştırdı. Gazze’yi ayrı Batı Şeria’yı kendi içerisinde yüzlerce parçaya böldü. Birkaç kilometredeki yeri gidilemez noktaya getirdi. 48 batı topraklarını da böldü ama ne oldu? Filistinliler üst bir kimlikte buluşmasını bildi. Gazze’deki bir Filistinlinin Kudüs üzerindeki hassasiyeti de 48 Arapların bölgesinde yaşayan bir Filistin hassasiyetiyle aynı olunca İsrail aynı refleksi verdi.

O zaman biz şunu gördük. Filistin nihayetinde üst bir kimlikte parçalanmış olsa da buluşabiliyor. Bu kimliği muhafaza edebilmesi de aslında Filistin’in geleceğine dair içimizi ferahlatacak gelişmelerden biri. Çünkü orta doğunun son 30 yılına baktığımızda çoğu bölge ciddi anlamda kimlik krizleriyle boğuşuyor. Bundan otuz yıl önce çok güçlü, zenginliği temsil eden devletler bugün ciddi manada parçalandı. Kimliksel parçalanmışlıklarını yaşıyorlar.

İsrail için geriye üçüncü sistem kaldı. Toplumsal manada ortadan kaldırmak, bu hafızayı silmek çünkü eğer hafızayı silebilirseniz bir toplumun varlığını da varlık amacını da bir nevi ortadan kaldırmış olursunuz. Dolayısıyla İsrail’in Yahudileştirme ajandasında algı ve manipülasyonu son yılda bu kadar üst seviyede kullanması ve bunu sahada bu kadar tatbik ettirici derecede işgal enstrümanları olarak kullanmasının da sebebi bu. Çünkü toplum dediğimiz şey bugünle sınırlı kalan bir şey değil. Bu kümülatif bir ortak nokta. Dünü, bugünü, yarını, tecrübelerin, anların birikmesiyle olan bir bütün.

Buz dağının sadece görünen kısmı değil derinlerine indiğimizde toplum ve hafızayı anlamalıyız dolayısıyla İsrail bu noktada bizzat toplumu hedef alacak düzeydeki işlettiği işgal politikalarını Filistin meselesinin geleceği adına ne kadar tehlikeli olduğunu yakından görebiliyoruz.

Bizim bugün Filistin meselesine dair atacağımız adımlarda kısa vade farkındalığı oluşturmak temel noktamız olsa da orta ve uzun vadede bu hafızayı koruma zorunluğumuz var çünkü diğer türlü yeni nesil artık bölgeleri işgal ve savaş parantezinde tanıyor. Mesela özellikle Suriye’ye çok sık giden bir insansınız, şimdi diyeceğim şeyi çok daha iyi anlayacaksınız. Suriye bundan yirmi yıl önce ilimi, dini, kültür ve siyasi açıdan İslam dünyasında çok kıymetli bir noktaya tekabül ediyordu ama son 11 yıldır savaş parantezinin dışında çok fazla anılır olmadı. Aslında bu savaş Suriye ile beraber İslam dünyasından neyi götürdüğünü, neyi kaybettiğimizi bilmiyoruz. Dolayısıyla Dijital Hafızayı Filistin özelinde neye tekabül ettiğini anlamak, İslam dünyası içinde de böyle büyük bir boşluğun olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. İslam dünyasının hafızasını kayıt altına alarak, koruyup yeni nesil ürünlerle de değil topluma hitap edecek döneme göre iyi anlatabilme zorunluğumuz var. Eğer tekrardan bir Suriye’yi ortaya çıkartabilmeyi konuşacak olursak bizim Suriye’de neyi kaybettiğimizi de iyi bilmemiz lazım. Bu bilinçle ve vizyonla biz yeni bir nesil yetiştirebiliriz. Bazen fabrika ayarlarımıza dönüp neyi kaybettiğimizi iyi anlamak zorundayız Kudüs ve bütün İslam beldeleri için de böyle düşünmeliyiz.

Dijital Hafıza ekibi olarak neler yapıyorsunuz?

Dijital Hafıza Merkezi Filistin’in hafızasını tamamen kayıt altına alıp ilk günden bugüne taşımayı gaye edindi. İlk günden bugüne kayıt altına alarak 7’den 70’e toplumun anlayacağı dilden aksettirmeyi hedefliyoruz. Hafızayı sadece Filistinliler üzerine düşünmemek lazım İsrail kendi vatandaşlarına da hafıza silme işlemini uyguluyor. Olaylara bakarken tek bir noktaya bakmamak gerekiyor. Özellikle Amerika’yla beraber son dönemde izlediği ajandaya bakarsanız Yahudileştirme dediğiniz şey tam olarak yer isimlerinden tutun da tanıklıklarına kadar arada ki iki bin yıllık İsrail’i de siliyor. Kendi toplumunun hafızasını da silmek zorunda çünkü iki bin yıldır bu toplumlar yani Yahudiler dünyanın farklı yerlerine gidip farklı kültürlere angaje oldular ki artık düşünce ve yaşayış anlamında farklılaştılar şimdi bu kadar farklı olan kitlileri sizin bir potada eritmeniz, bir şeyleri unutturmanız gerekiyor ki aradaki kopukluğu unutturabilesiniz.

İsrail’in bugün her geçen gün Yahudi sorununu kendi eliyle üretmesinin sebebi de budur. Çünkü üretebilseydi bu ürettiği düşman algısıyla bu grupları tutkal vazifesiyle birbirine bağlayabilirdi. Yoksa dediğiniz gibi İsrail kendi içinde de ayrımcı bir devlet olduğu için bu toplulukların bir potada eritilmesi mümkün olmuyor. İsrail’in yaşadığı en büyük tezatlık da budur.

Anladığım kadarıyla Dijital Hafıza Merkezini kurarak bu silinmeye çalışan hafızayı koruma altına alıyorsunuz. Peki Dijital Hafıza Merkezi nedir?

Varlıkları silinmek istenen Filistinlileri ve Filistin’i dünyaya anlatıyoruz.

Dijital Hafıza Merkezi, Filistin meselesinin anlatımında ağırlıklı olarak dijital metotların kullanılmasıyla beraber, aktarım kanallarının birçoğunu bir araya getiren bir proje olarak 2021 yılında kurulmuştur. Var olan bilgileri kullanıcılara sunarken, aynı zamanda yeni bilgilerin farklı perspektiften sunulması projenin işlevsel alanını oluşturmaktadır. Sistematik bir biçimde varlıkları silinmek istenen Filistinlilerin, toplumsal hafızalarını dijital siteler üzerinden dünyaya anlatmak, gelecek vizyonumuzu oluşturmaktadır.

Dijital Hafıza Merkezi projesinde, tüm yaş gruplarına hitap edecek içerikler oluşturulmakta ve bunların sürekliliği hedeflenmektedir. Dijital Hafıza Merkezi, Filistin konusunda dijital bir mutfak ve network merkezi olma misyonuyla yola çıkmıştır. Kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerin değerlendirmeleri neticesinde planlanan çalışmalar, bu misyondaki basamaklarımız olacaktır. Filistin konusunda bilgili ve bilinçli bir toplum idealinde yola çıkan Dijital Hafıza Merkezi, bu doğrultuda zaman zaman dijital çerçevelerin dışından Filistin meselesini ele alacaktır.

Dijital Hafıza Merkez’i hangi başlıklar altında bilgi arşivi sunuyor?

Yayınevi projesi

Dijital Hafıza Merkezi projesi bünyesinde bulunan yayınevi ile, yalnızca Filistin meselesine dair yayın faaliyetleri yürütülecektir. “Edebiyat-Sanat”, “Siyaset-Tarih”, “Direniş Edebiyatı” ve “Çocuk Öyküleri” gibi alanlar, yayınlanacak kitapların üst başlıklarını oluşturmaktadır. Yayınevinde hem geçmişin mirası eserleri dilimize kazandırarak farkındalık oluşturmayı, hem de yeni eserler ortaya koyarak bu konuda nitelikli çalışmalar yapmayı hedeflemekteyiz.

Kütüphane bölümümüz bulunuyor. Türkçe, İngilizce ve Arapça yaklaşık üç yüz tane Filistin’le alakalı kitabı taratarak, hikayesini de yazarak PDF formatında sisteme gömdük. Piyasada olsun olmasın bir kitapla alakalı merak ettiğiniz bilgiye sistemden girerek kitabın içindekiler, önsöz ve kapağını görerek literatüre dair bilgi sahibi olabiliyorsunuz.

Oyun projeleri

Gelişen teknolojilerle beraber, yeni nesillerin oyun ve eğlence anlayışları da değişerek gelişiyor. Dijital Hafıza Merkezi bünyesinde tasarlanacak oyunlarla beraber hem eğlence hem de bilgi bir araya gelmiş olacak. Pedagojik denetimlerden geçerek tasarlanan oyunlarımızda, Filistin’i keşfetmek oldukça keyifli hale gelecek. Eğitim ve öğretim metotlarının değişmeye başladığı, fiziki öğretim mekanlarının kendini yavaş yavaş dijitale kaydırdığı bu dönemde, Filistin meselesini “oyunlaştırma” ile aktarmak da yakın zaman hedeflerimizden birini oluşturuyor.

Sanal gerçeklik

Sanal gerçeklik teknolojilerini kullanarak, Filistin tarihinin herhangi bir dönemindeki yaşamın içerisinde, mimariyi, toplumsal yaşamı, tarihi yapıları incelememizi sağlayan, kısacası bizi bir zaman turisti haline getiren, sanat, tarih ve teknolojinin buluştuğu, merkezinde Filistin tarihi ve coğrafyası olan sanal gerçeklik çalışmalarına da yer vermeyi hedefliyoruz. Tarihi gerçekler ışığında geçmiş zaman dilimlerinde Filistin içindeki toplumsal yaşam da üzerinde duracağımız çalışma sahalarımızdan biri olacaktır.

Çizgi film animasyon

Dijital Hafıza Merkezi bünyesinde hazırlanacak olan çizgi filmler ve animasyonlarla; Filistin’e dair kişilerin, yerlerin, mekanların ve olayların bir bütünlük içerisinde, doğal akış içinde bu yaş grupları ile buluşturulması hedeflenmektedir. Çizgi film ve animasyon çalışmalarımız yakında meraklılarıyla buluşacaktır.

Dijital müze

Dijital müzeler önemli farkındalık alanlarından birini oluşturacaktır. Filistin'in bugün İsrail tarafından geçmişinin silinmesi tehdidine karşı, oluşturulması hedeflenen dijital müzeler, geçmişe ve günümüzde dair birçok gerçekliğe ışık tutacaktır. Tematik şekilde sınıflandırılacak olan bu müzelerin içinde farklı konulara dair çalışma yapılacak ve temalara göre tarihi belgeler ile desteklenecektir. Özellikle toplumsal hafızada derin tahribata yol açan Nekbe' nin öncesi ve sonrasının doğru şekilde aydınlatılması ve uluslararası kamuoyu ile paylaşılması da bu bölümdeki asli amaçlarımızdan biridir. Osmanlı dönemi de müze içerisinde geniş yer tutacak alanlardan biri olacaktır.

Ana hatlarını aktardığın çalışmalarda gelinen son noktayı anlatır mısın?

Özetle Dijital Hafıza Merkezi altı farklı saç ağıyla ortaya çıkmış Filistin’e dair tüm bilgileri derli toplu bir biçimde insanlara aktarabileceğimiz bir merkez diyebiliriz. Bu veri alanını tasarlarken hem akademisyenin gelip bir şeyler alabileceği hem de Filistin’den bihaber insanların çok kolay bir şekilde Filistin adına bir bütüne ulaşabileceği, erişebileceği, faydalanabileceği bir portal tasarladık.

www.dijitalhafıza.com veri tabanındaki görevleri on başlık altında topladık. İki yüz elli tane Filistinli şahsiyetimizin yaşam öyküsüne yer verdiğimiz biyografiler, Filistin’in son iki yüz elli yılına gün gün detaylarıyla yer verdiğimiz zaman tüneli, kavramlar bölümü ki Filistin meselesinde aslında nasıl düşündüğümüzün anahtarlarıdır kavramlar. Kavramlarımızı nasıl kullanıyorsak ya da anlam veriyorsak aslında kimliğimizi de onlar oluşturuyor. Dolayısıyla en temelde Filistin İsrail meselesi bir literatür savaşıdır. Bunun da altını çizmek gerekir çünkü ortak gerçekliğe verilen farklı anlamlar zaten krizi bu kadar derinleştirdiği için bizim kavramlarımızı doğru anlayıp doğru şekilde de kullanabilmemiz gerekiyor diye düşünerek yedi yüz tane kavramı uzun uzun listelediğimiz kavramlar sözlüğü bölümümüzü oluşturduk.

Bu kavramlar ne ifade ediyor ve başka hangi çalışmalar yer alıyor?

Transferinden tutun da tahliye, aile birleşimi, Nekbe işgaline kadar bütün kavramlara yer vermeye çalıştık. Yine Filistin’le alakalı hafızayı canlandırmak istediğimiz için tarihi vesikalar bölümü de bizim için önemli bir yer oluşturuyor.

Tarihi belgeler kısmında özellikle Filistin Osmanlı dönemine tekabül eden tarihi arşivlere, vesikalara yer vererek basit bir şekilde ilgililerin ulaşımına sunduk. Mahmut dervişin meşhur şiirinden güzel bir sözü ile açıklamak gerekirse “Bir Filistin vardı, bir Filistin gene var” biz burada bir Filistin’in varlığını, bu toplumun egemen olduğunu, mukim bir toplum olduğunu ortaya çıkarmak istiyorsak o zaman işgal öncesi dönemdeki varlığını da iyi anlamlı ve iyi araştırmalıyız.

Tarihi belgelerimizden biri şeyh cerrah mahallesi ile alakalı dosyaydı. İki yıldır şeyh cerrah mahallesi sürekli gündemde. Filistin’de şimdi bizim tarihi belgemize göre Osmanlı döneminde şeyh cerraha dair bir tarihi belgeyi paylaştık. Bu belgeyi görüp okuyan biri güncel konjonktüre kendisini hiç kaptırmadan İsrail burada her ne iddia ediyorsa etsin burası en temelde Filistinlilerin mahallesiydi diyebilecek. Tarihi belgeleri de bu vizyonla oluşturduk. Her bir bölüm için farklı farklı kurum ve gruplarla iş birliği yaparak gerçek verilere ulaştık.

Bir diğer alanımız haritalar bölümümüz. Haritalarımız ikiye ayrılıyor. Bir interaktif haritalarımız bir de bir şematik haritalarımız var. Filistin’e dair haritalar aslında birçok konuyu bir arada ele alabileceğimiz bir izdüşümü olduğu için Filistin’e dair kendi haritalarımızı ürettik. Çünkü haritalar birçok şeyi bir arada resmedebilir.

Bir diğer alanımız İnfografikler bir bağlamda haritalar gibi bize birçok şeyi tek tabloda sunabilen bir gerçeklik sahası. Sergi alanı var ki bence en kıymetli bölüm bu sergi alanında arşivlendi. Çünkü Filistinlilerin dünyaya açtığı alan sayısı çok genişti. Mesela tıp bunlardan bir tanesiydi genelde Filistinli birinin doktor olması, tıpla ilgilenmesi muhtemel ve normal bir durum sayılır. Yine siyaset bu alanlardandır. Bana göre en kıymetli alan olarak sayılması gereken sanat ve edebiyatın sergilendiği alanımız var. Sergi alanı neden çok kıymetli hafızamızı çok hızlı bir şekilde tazeleyecek olursak kırk sekiz işgali başladığında Filistin orta sınıf bir toplumdu, işgal başlayınca bu orta sınıf iyice silikleşiyor ve sınıflar arası geçiş ciddi manada flulaşıyor.

Filistin meselesini Filistinlilerden kim anlatacak bu soru gündeme geldiğinde kırk sekizden sonra aslında Filistin meselesini en iyi anlatan kitle sanatçılar oldu. Çünkü sanata doğrudan İsrail müdahalesi olamadı, olamaz da. Çünkü doğrudan söylem, doğrudan bir eylem, aksiyon değil. Bir şeyleri dolaylı olarak imgeler vesilesiyle anlatma yolu olduğu için sanatçıların Filistin’e dair bu anlatımını da Filistin’i dünya üzerinde dünya gündemine sokmayı başaran yegane alanlardan bir tanesi şüphesiz bu alandı.

Sergiler alanında üç başlığımız var birinci başlığımız Filistin’le alakalı üreten sanatçılara sergi odaları oluşturduk ve her bir sanatçının bu zamana kadar yaptığı Filistin çalışmalarını kendilerine özel sergi alanlarında sergiledik ilgililer buraya tıkladığında sanki sergi salonunda dolaşıyormuş hissini yaşayacaklar. İkinci alanımız ise şehirlerin yer olduğu bir bölüm. İsrail işgali ile beraber şehirlerin silueti de toplumsal yapısı da değiştiği için Filistin şehirlerinin dününü ve bugününü ayrı potada anlatacağımız şekilde görüntülerine yer verdik. Üçüncü alanımız ise kavramlar oldu. Filistin’e dair aklımıza temelde gelecek yirmi tane kavramla alakalı dünyada yapılan sanat çalışmalarını sergi alanında yer verdik. Anne, güvercin, zeytin dalı, anahtar gibi temel kavramlara değindik.

Video, belgesel alanlarımız var. Türkçe, İngilizce, Arapça olmak üzere altı farklı başlık altında yapılan video çalışmalarını doğrudan bu sistem aracılığıyla sunduk. İnsanlar herhangi bir aracı platforma gerek duymadan Filistin’le alakalı Türkiye ve dünyanın farklı yerlerinde yapılan belgesel, seminer, sohbet hiç fark etmeksizin tüm videoları sistem üzerinden inceleyebiliyor. Ki bu aslında birçok kurumun ajandasına girmesi gereken bir mesele. Çünkü çalışma yapan kurumlarda genelde materyalin doğru kullanılması problemi, eksikliği var.

Gerçekten tebrik ediyorum muhteşem bir alt yapı oluşturmuşsunuz ve bana göre orta doğu ülkelerinin tamamı için böyle bir çalışma yapılmalı özellikle savaş bölgelerinin yoğun yaşandığı Afganistan, Irak, Doğu Türkistan, Bosna Hersek vb. bölgeler içinde mutlaka yapılması gereken bir çalışma. Çünkü bizi tamda oradan, hafızamızdan vuruyorlar, yok ediyorlar. O yüzden çok kıymetli bir çalışma olmuş Allah razı olsun. Büyük bir emek var. Peki bu çalışmaları insanlarla buluşturunca özellikle gençlerin Kudüs’e bakış açısını merak ediyorum nasıl karşıladılar, sahiplenme duygularını nasıl buldunuz?

Hazırlamış olduğumuz web sitesini yayına alalı iki ay oldu. Henüz çiçeği burnunda olan bir proje olmasına rağmen gördüğü rağbet bizi mutlu ediyor. Türkiye’de şu an gençler Filistin meselesini büyüklerden devralıyor bunu da iyi görmek lazım. Ne yapabiliriz? sorusu çok fazla sorulmaya başlandı. Artık toplum üstü bir hassasiyete evirildiği için bunun herkes farkında ve ben bir genç olarak ne yapabilirim? sorusuna çok sık muhatap olmaya başlamıştık? Bu alanda herkesin kendine dair bir şeyler yapabileceği bir alan olarak görmesi, rağbet göstermesi bizi çok mutlu ediyor.

Çalışmalarınıza katılmak isteyen gençler katılabiliyorlar mı, nasıl katılabiliyorlar, size nasıl katkı sunabilirler?

Önümüzdeki süreçlerde gönüllü duyurularına çıkacağız. Belli başlı alanlarımız olacak. Hangi alanda katkı sunacağı ya da hangi konuda içerik üreteceği gibi noktalarda gönüllü duyurularına başladık ama tek derdimiz burada bir dijital mutfak alanı inşa edebilmek. Bir insanın Filistin’e dair bilgi seviyesi olmazsa bile buraya geldiğinde temel seviye bile olsa öğrenebilsin, geliştirebilsin ve üretebilsin.

Filistin özelinde derinlemesine bu çalışmayı yürütürken İslam ümmetinin hangi noktalarda hangi konularda eksik olduğunu fark etin?

Ümmet kavramını “bir ve bütün” olarak düşünmemizin ne kadar kıymetli olduğunu ve bu konuda ne kadar eksik olduğumuzu idrak ettim.

Dijital hafıza merkezi olarak bundan sonraki hedefleriniz neler? Yakın zamanda neler yapmayı planlıyorsunuz?

Dijital hafıza merkezi bünyesinde Filistin’le alakalı kitap basacak bir yayın evimiz var. İlk aşamada beş tane kitabımızı yayına hazır hale getirdik. Faruk Esen’in Gazze’de Dokuz Yıl anılarını yazdığı eseri, Gassan Kanafani’nin isyanı şeklinde tanınan Güneşteki Adamlar eserini hazırladık. Filistin çalışmalarıyla biraz yakından ilgilenenler hem yazarın hem de bu eserin ne kadar kıymetli olduğunu iyi bilir. Fadva Tukan’nın anılarını ailesinin anlatımıyla otobiyografi olarak yayına hazırladığımız kitap. Engebeli Bir Yolculuk ismiyle yayınlanacak bu kitap özellikle bayanlar tarafından ilgi görecektir diye düşünüyorum. Hamas’ın uluslararası ilişkiler ve diplomasi bağlamında dış politikasını ele adlığımız bir tezi kitaplaştırdık. Fayez Khalil Bir Tarihi Tanıyın, Bir Diplomatın Anıları kitabı inşallah yakın zamanda basılmış olacak. Çok büyük uğraşlar sonucu kütüphanelerimize kazandıracağımız için heyecanlıyız.

Yaptığınız bu çalışmanın bir benzeri yok emeğinize sağlık gerçekten çok kıymetli. Uzun vadede planlarınız neler?

Bütün bu çalışmaların dijital bir alandan ibaret olmayacağı festivaller düzenlemeyi planlıyoruz. Her sene Filistin’e ait ne varsa sergileyebileceğimiz, insanların gelip yakından dokunabileceği çalışmalar yapmayı planlıyoruz. İnsanlar hafta sonu ziyaret ederek vakit geçirebileceği, görebileceği, okulların bu gezi düzenleyebileceği festival alanı inşa etmenin derdindeyiz. Burada Filistin yemeklerinden tutun da dönemsel olarak olayların aktarılabileceği bir merkez haline dönüşmesini arzuluyoruz.

Festivallerin, tanıtım fuarlarının, bilgi yarışmalarının düzenlendiği, sanatçıların yer aldığı tamamen Kudüs’e özel kendimizi Kudüs’te zannedeceğiniz bir alan inşa etmeyi hayal ediyoruz.

Planlarımızı vadeli hedefler olarak belirledik. Kısa vadede hedefimiz farkındalık oluşturmak, sosyal medya bilgilendirme çalışmaları yürütmek, Filistin hafızasına ait bütün verileri kayıt altına almak, orta vadede ki hedeflerimiz ise uluslararası kurum ve kuruluşları harekete geçirecek bir mekanizmaya dönüşmek. Buradan çıkan söylemler, yapılan çalışmalar, aktarılan bilgiler uluslararası kurum ve kuruluşları hareket kabiliyeti kazandıracak noktaya götürmesi lazım çünkü Filistin’le alakalı en büyük problemlerden biri uluslararası kurumların pasif kalmasıdır.

Uzun vadede ise her yıl Türkiye de organize edilecek şekilde Filistin panellerin, sempozyumların düzenleneceği ve Filistin’le alakalı dünyada öne çıkmış, aynı düşüncede veya değil bütün isimleri aynı masada buluşturabilmek. Bunu başarabilirsek Türkiye merkezli Filistin nezdinde yeni gelişmelerin merakla beklendiği, dünyanın gözünü kulağını çekebilen bir merkeze dönüşmeyi isteriz.

Böylelikle her sene güncel bilgilerle insanların zihinlerini de kendi zihnimizi de tazelemiş olacağız. Son olarak eklemek istediğin bir şey var mı?

İyilik bulaşıcıdır buna inanıyoruz ve iman ediyoruz. İslam ümmeti, STK’lar, gençler, aileler bu tarz çalışmaları sahiplendikçe kıymeti artacaktır. Bu proje ümmet tarafından sahiplenildikçe yakın zamanda farklı bölgeler, farklı alanlar üzerine de yapılacaktır. Enerjimizi doğru kullanabilmek adına bu tarz çalışmaların yaygınlaşması bu çalışmaların bir akademiye dönüşmesi gerekiyor.

Son olarak birkaç kişiye teşekkür etmek istiyorum. Başta İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım’a özel teşekkürlerimi sunmak istiyorum çünkü projeyi duyduğu ilk andan açılış anına ve sonrasına kadar bir gün olsun desteğini esirgemedi. Sürekli yapıcı bir şekilde projeye katkıda bulundu. İHH Mütevelli üyeleri Sayın İzzet Şahin, Hüseyin Oruç, İHH İnsani Diplomasi ’den Sayın Abdullah Altay, diğer mütevelli üyeleri, bu projenin dijital koordinatörü çalışma arkadaşım Feyzullah Önder, Ortadoğu Araştırma Görevlisi Mehmet Rakipoğlu, Peren Birsaygılı Mut hocamız, İNSAMER ’den çalışma arkadaşımız Kadriye Sınmaz, UDEF Başkanı Abdullah İslam, Genç İHH başkanı Cihad Çelik, Genç İHH’dan dostlarımız ve desteğini esirgemeyen tüm yol arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyoruz.

Bende size çok teşekkür ediyorum. Çok büyük bir emek var Allah razı olsun. Birkaç tavsiyeyle bitirelim söyleşiyi.

Biz ne yapalım, nerden başlayalım? Diyen arkadaşlarıma bu noktada en temel tavsiyem sabırla yol almaları çünkü gençliğin heyecanıyla beraber bir şeyleri çok hızlı bir şekilde tüketme gereksinimi içerisine giriyoruz. Eğer ki bir konuda ses getirecek bir adım atılacaksa çile olmadan netice olmuyor. Uzun ve sabırlı Filistin okumaları yapmak, kendimizi donatmak zorundayız. Belirli bir noktaya geldikten sonra bu çalışmaları hayat rutinlerimize dönüştürmeye başlamalıyız. Hayat rutinlerimize dönüştürmeye başladıktan sonra bu rutinin pekişmesi için bizzat sahaya nüfuz etmeliyiz, bölgeyi görerek pekiştirmeliyiz ve öğrendiklerimizi etrafımıza yaymalıyız.

Kendi etrafımıza aksettiremediğimiz, harekete geçiremediğimiz bir derdi başkasına aksettirme şansımız yok. Filistin konusunda bizim yapacağımız tek şey biz orayı imar edemeyiz orası bizi imar eder ve imar etme eylemine izin vermeliyiz.

Söyleşiye zaman ayırdığın, Dijital Hafıza gibi kıymetli bir çalışma adına emek harcadığın için çok teşekkür ederim kardeşim. Kendi adıma sizin gibi gençlerle tanışınca geleceğe dair umutlarım tekrar yeşeriyor. İyi ki varsınız. Allah ellerinizi hiç bırakmasın

Asıl ben teşekkür ederim. Desteğiniz, çalışmalarımızın duyulması açısından önemli. Çok keyifli, samimi bir söyleşi oldu. Bende sizinle tanışarak çok şey kazanmış oldum, bu söyleşi sayesinde sizi tanıdığım için çok mutluyum. Allah razı olsun abla


RÖPORTAJ / Aynur KARABULUT

MAYIS 2022

321 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page