top of page
Ara

ÖLEN HEP İHTİYAR MI?

Yazarın fotoğrafı: Aynur KarabulutAynur Karabulut

Musab Güngör nam-ı diğer GEEFLOW Çocuğa Değer Katanlar Derneği tarafından Çocuğa Değer Katan Yılın Sanatçısı olarak sahneye çıkıp selam vermesi ile dikkatimi çekmişti samimi ve doğal hali…. Bunun üzerine gidip tanışınca başlattığımız ve bizim de aynı programda bir proje ile ödül aldığımız projemizin resimlerinin sergilendiği Abbara Kahvede röportaj yapmak istediğimi ilettim. Hemen kabul etti ve ertesi gün Abbara Kahvede buluştuk. Gerçekten ilginç, doğal, samimi kişiliği ile iyi ki tanımışım dediğim bir isim oldu. Suriye de İftar Sofraları kuracağımızı da duyunca hem kendisi hem de menajeri hemen destekte bulundular bunun için kendilerine ayrıca teşekkür ederim. Saatlerce konuştuğumuz ve keyif aldığımız söyleşimizi beğenerek okuyacağınıza inanıyorum. O halde buyurunuz!...

Türkiye’ye hoş geldiniz.. Siz kimsiniz? Sizi tanıyabilir miyiz?

İsmim, Musab Güngör . Sanatçı kimliğimle Geeflow. Bunun bir açıklaması var. Harfleri Türkçeye çevirince yani CİİFLOV…. Açıklaması şöyle oluyor. Cezbi İlahi İkram Feyzül Lügat Onun Vesilesi….. Böyle gizli bir mesajımız var.



Türkiye’ye bir program vesilesi ile geldiniz. Hatta programın şarkısını bile siz yazdınız.’ Çocuğa Değer Katan Yılın Sanatçısı’ seçilerek ödül aldınız güncel bir konu olduğu için önce bu konuda ki düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Çocuğa Değer Katanlar Derneği tarafından yılın sanatçısı seçildik ve ödül aldık. Destekleyen sevenlerime teşekkür ederim. Bu konuda gerçekten çalıştık. Dünyanın her yerinde çocuklar için elimizden gelenleri yaptık. Çocuklar yararına bir çok konser verdik.

Dil, din, mezhep, ırk ayrımı olmadan ki Alman gençlere bile seminer ve konserler verdim. Bir Müslüman olarak; sokaklardan geçip, nasıl bir dönüşüm yaşadığımı anlattım.

Yaşadıklarımızı paylaşınca samimi bir ortam oluşuyor. Ve o gençler, size inanıp sizi seviyor. Onlara uzattığınız eli tutuyorlar.

Sokaktan gelen, sokakta yetişen biri olarak Rap sanatını da yine sokaklarda öğrendik. Sokak dilini iyi biliyoruz, düşenin halinden düşen anlar hesabı.

Biz de sokakta iyi düştük. Tabiri caizse magmaya kadar indik. O yüzden onlarla birbirimizi anlıyoruz.


Kaç tane albümünüz oldu?

Başlangıçtan bu yana on dokuz albüm. Ama dönüşüm noktasından sonra yani iyi yönde mesajlar ilettiğimiz altı tane albüm var.


Türkiye’de gençlerden oluşan her şeyinizi takip eden ciddi bir hayran kitleniz var. Biz sizi Türkiye’de ne zaman tanımaya başladık?

Tam Kanak albümünden sonra başladı. Türkiye’de tanınmış Defkan Ağabeyimiz ile ortak bir albüm yaptık. Ondan sonra yavaş yavaş başladı her şey. Türkiye’de tanınma daha sonra da Rab yolunda Rap ile devam etti. Lâl ile de iyice pekişti.


Mehmetçik Afrin’e girdiğinde bir şarkı yaptınız. Ve bu şarkınız herkesin diline pelesenk oldu. Özellikle Mehmetçiklerimiz çok sevdiler. Bu şarkı nasıl çıktı? Hangi duygularla yazdınız?

İnsanların bize bakış açısı; bu Alamancı, gavur, sen ne anlarsın Türkiye’den şeklinde. Evet biz Almanya’da doğup büyüdük. Ama, dinimizi, kültürümüzü, bayrağımızı her zaman sahiplendik. Onlara sıkı bir şekilde bağlı kalmaya çalıştık. Mehmetçik Afrin’e girecek haberlerini duyunca gurbet elde ülkemize, askerimize nasıl destek olabilir, onların yanlarında olduğumuzu nasıl gösterebiliriz dedik. Ve dönüşümden sonra sanatımızı doğru kullanmaya gayret ettiğimiz için, sanatımızla destek niyetiyle bu sözleri yazdık, seslendirdik. Ve bir anda patladı şarkı. Çok sevildi. Özellikle Mehmetçikten çok fazla mesajlar aldım.

Kurşunu nasıl bir hisle sıktığınız önemli. Sıkan kişinin de motivasyona ihtiyacı var. Vatanın, bayrağın, namusun korunması için canını hiçe sayan Mehmetçiğe pozitif bir motivasyon olsun istedik.


Sosyal sorumluluk projelerinde sizi sıkça görüyoruz. Somali, Türkmenistan, Arakan, Suriye gibi birçok alanda gönüllü çalışmalar yapıyorsunuz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Gösterişe kaçmayacak şekilde nasıl anlatabilirim bilmiyorum.


Gösteriş değil örnek olması açısından anlatın..

Beni yetiştiren Cemal Bolat hocam vardı. Örneğin bir camiye yardım yapacaksa kürsüde şunu derdi: ‘İlk ben yardım yapıyorum’. Cebinden yüksek bir meblağ çıkarıp ortaya koyardı. Sonra da şimdi sıra sizde derdi. İnsanları böyle teşvik ediyordu. Biz de büyüklerimizden böyle gördük, böyle yetiştik. Allah onlardan razı olsun. Bir şeyi önce biz yapalım, sonra başkalarına yapın diyelim dedik. Filistin, Suriye kamplarında beş yıl gönüllü çalışmalar yaptım. 2012-2013 yılları arasında Doğu Türkistan daha konuşulmazken, biz konuşup çalışmalar yaptık. Daha kimse Rohingaya’yı duymazken biz çalışıyorduk oralar için. Doğu Türkistan tişörtleri bastırıp, ünlülere giydiriyorduk. Sonra da bu tişörtleri satıp, oradan gelen geliri, Doğu Türkistan Derneğine bağışlıyorduk.


Albümlerinizde mesajlar verdiğiniz, bilinçaltına gönderme yaptığınız söyleniyor, ne düşünüyorsunuz?

Ben on dört yaşında masonik sistemi, siyonizmi, ilümünatiyi okurken yeni dünya düzeni üzerine konuşup anlatırken millet bana gülüyordu. Ama şimdi insanlar üçgen bir şey görse ilümünati demeye başladı. Ben onların sistemini, bilinçaltı mesajlarını çok iyi okuyup, inceleyip, öğrendim. Sertifikalı hipnozitörüm. Ve onların yaptığını çökertecek mesajlarla bilinçaltına şarkılarımla gönderme yapıyorum. Onların tahribatlarını onların dilini, taktiğini kullanarak onarıyorum. Gayemiz zaten özellikle gençlerimizi zehirlemeye çalışanların sistemini çökertmek. Pozitif dönüşüm yapıyoruz. Onların karşısında alternatif biri olmak zorunda. Eğer olmazsa gençlere ulaşamaz ve kaybederiz. Kolay olmuyor ama pes etmeden devam ediyoruz. Maddi manevi çok yıpratıyorlar. Hayatım pahasına çok büyük para teklifler sunuldu vazgeçmem için. Erişimim bile engelleniyor. Ama canım pahasına bu yola baş koydum. Seni dinleyip agnostiktim, ateistim ama senin şarkının şu sözden sonra iman ettim diyor. Bundan güzel bir şey olabilir mi?

Bu arada sadece İslâmi Rap de yapmıyorum. Ne istiyorsam onu Rap tarzında yapabilirim. Ama bu tarzı tercih ediyorum. Eserlerimin içine negatif mesaj koymamaya çalışıyorum.


Her insanın asi, isyankar, baş kaldıran bir tarafı var. İsyan etmek istiyor edemiyor, baş kaldırmak istiyor kaldıramıyor. Bu bütün insanoğlunun doğasında var. Bu tarz olumlu ve pozitif müziğe ihtiyacımız var. Ve yapılınca da bu yüzden seviyoruz, dinlemeyi tercih ediyoruz. Aşk, özlem, vatan, sevgi, anne, baba siz bu kulvarda hangi konuyu işlerseniz işleyin mutlaka dinlenir dinleme tercihi olur. Siz böyle devam edin, gençlik dinlesin inşallah…

Ben onları dinlenebilir şekilde yapmak istiyorum ve yapmaya çalışıyorum.


Bu çok önemli çünkü her Rap sanatçısı da Rap yapmıyor yani!..

Bunu yapabildiğimi düşünüyorum. Birçok ödül almışlığım var bu kulvarda. Oturma odasında çektiğim klip milyonlarca kez izlendi. Birinci oldu. Ödül aldı. İyi bir şey yaparsanız insanlar bunu fark ediyor. Bu tarz bir müzik yaparken zorlukları kadar güzellikleri de var. Doğru mesaj verdiğiniz takdirde Allah bir kapıyı kapatıp diğerini açıyor.





Açıyor ama bu sizin doğallığınız, samimiyetiniz, içtenliğiniz sayesinde oluyor. Örneğin burada şuan bu söyleşiyi yapıyor oluşumuz bile bir doğallığın ve samimiyetin sonucu. Beni tanımıyorsunuz bir programda karşılaşıyoruz röportaj yapmak istediğimi söylüyorum. Hiç bilmediğiniz bu yere davet ediyorum. Samimiyetime inanıp geliyorsunuz. Bu önemli bir özellik. Bu kadar samimi, doğal ve içten olmak…

Ben kibri anlamıyorum. Kibirli olmamaya çalışıyorum. Ama bu samimiyetimi çok fazla suiistimal eden de oluyor.


Ama sizi sevenler sizi gerçekten her halinizle seven insanlar. İyi niyetinizi her zaman suiistimal edenler olacaktır ama ben ne olursa olsun sizin değişebileceğinize bu samimiyet ve doğallıktan uzaklaşacağınıza inanmıyorum. Çünkü siz sokakları yaşamış bir insansınız orayı gördükten sonra içeri girdiğinizde de dışarıyı unutmayacak bir insansınız. Ne olursa olsun siz aslında o dışarda kalansınız… Siz o sunuz…

Allah’a şükür ailemiz, hocalarımız zeminimizi sağlam hazırlamış. Ama arayışta olup koptuğumuz o dönemimde gavurdan beterdim yani. Ama o dönemden birçok ünlü ve samimi arkadaşım var. O eski hali ile yaşamaya devam ediyor. Şimdi bana o çevreyi bırak diyorlar. Nasıl bırakayım sokakları, o insanları, beraber yaşamışız. Onu kazanmam lazım diye düşünüyorum


Sokaklardayken nasıl bir aydınlanma yaşadınız da boyut değiştirdiniz?

Zemin sağlamdı. Bir nevi Cami ve Medreselerde büyüdük. Ama en büyük şansımız, bizi yetiştiren öğretmenimizdi.

Ateist olmaya ramak kala tekrar iman ettim. Ben Kuran-ı Kerim’i yalnızca tekrar ederek okuduğum zaman değil, anlayabildiğim zaman gerçekten iman ettim.

Sadece benim değil, dinleyicinin de ahireti söz konusu. Ben müspet mesajlarımı bu şekilde vermezsem, oraya mutlaka birilerini koyacaklar. Ben de bu kulvarda sanatımı yapıyorum ama olumlu yapıcı mesajlar vererek yapıyorum. Beni Terminatör olarak düşünebilirsiniz. Kötü robottum çipim değiştirildi cephanemi iyi yönde kullanmaya başladım.

Çalışmalarımın farklı duygulara tercüman olmasına dikkat ediyorum. Bir albümde coşarken, ağlayabilir, sitem edebilir, bağırabilir, düşünebilir, duygusallaşabilir, aşık olabilirsiniz. Maneviyatına yönelik yükselme yaşamak istiyorsan o da var.


Soruma tekrar dönecek olursak bir sokağa düşme birde tekrar içeri girme diye tabir edebileceğimiz iki evre yaşadınız. Neden düştünüz nasıl çıktınız?

Maneviyatım vardı. Ama eksikti. Hep sorular ve bu soruları soramamanın verdiği sıkıntılarla dolu bir bunalım dönemi yaşadım.

Almanya’da bazı arkadaşlarla tanıştık. Orada Rap ortamı Türkiye’ye göre daha gelişmiştir, ama daha seviyesizdir. Onlar stüdyoda madde kullanırken ben seccademi serip namaz kılayım diyordum. Sonra benden çekinmeye başladılar. Bana soru soranlara, gidelim hocaya soralım diyorum. ‘Günahkârım, hocaya gidemem, sen bizdensin cevap ver’ diyorlar. Yakın buluyorlar, sarılacak birini arıyorlar. Onların da meyli var bu tarafa ama çekiniyorlar.

Benim bir parçam hala orada ve orada olma sebebim de bu aslında. Kuran-ı Kerim ile tanışınca dönüşümüm başladı. Sokakta ölen çok arkadaşım olmuştur. Cenazelerini kaldırırdık, yine öyle bir gün arkadaşım vurulmuş, ölmüş. Cenazesi ile ilgilenirken, küfürlü Rap parçalarımı yolda söyleyen çocuklar gördüm. Hareket çekiyorlardı. Orada dedim ki ‘Ben ne yapıyorum!’ Bu işin sonu yok. Hayatımda bir şeyleri değiştirmem lazım.



Tam orada dank eden ne oldu? Bazen bir cümle bazen bir kelime bazen bir görüntü bazen bir ses oluyor sizde tam olarak ne oldu?

‘Ölen hep ihtiyar mı?’ Sözünden çok etkilendim. Gerçekten ölen arkadaşlarım benden çok daha gençtiler. Bunun ölümü var, ahireti var, ne yapacağım ben dedim.

Yeteneğim var diyorum bundan ötürü bu işi bırakamıyorum da. Bu sanatı yapmazsam ölürüm, kafayı yerim. Madem bırakamıyorum, bunu düzgün şekilde değerlendireyim, doğru yolda kullanayım. İyi şeyler aktarayım gençlere, çocuklara, dedim. Böyle böyle dönüştüm, çok şükür.


Hayatınız ile birlikte bir değişim yaşadınız ve tamamen ılımlı bir yöne döndünüz. Cennete yönümü çevirdim dediniz ya. Orada içinizde bir iyileşme başladı mı? Nasıl bir iyileşme başladı?

Allah’ı bulduktan sonra rahatladım. En azından yaptığım bir şeyi doğru yapıyorum, diyebiliyorum. Daha önce müzik yaparken, şimdi ölsem ne olacak nasıl hesap vereceğim diyordum. Şimdi içim daha rahat.

Eskiden küfürlü Rap yapıyordum. Yarışmalarda birinci olup ödülümü alıp eve çekinerek gidiyordum. Babama ödülümü gösteremiyordum. Babam dövüyordu. ‘Allah kahretmesin, yine mi ödül aldın, utanmadın mı? diyordu. (Gülüyoruz)

Ama şimdi yaptığım işi gururla sunuyorum babama. Al ben yaptım, diyebiliyorum. Aileler, çocuklar, babam dinleyebiliyor.

Gayemiz karışık kafaları düzeltmek. Düşman çok, ama çok dost da kazanıyoruz.


Dün o programda sahneden izledim. Evet, çok kalabalık gruplar çıktı Show yaptı, akademisyenler çıktı sahneden konuştu ama kitaptan konuşanla sokaktan gelip hayatı yaşamış birinin o selamı bile farklıdır. Ben sahneye tek çıkıp Selâmün Aleyküm dediğinizde başımı kaldırdım selamınızla fark ettim. Değişik bir kişi olduğunuzu verdiğiniz selam ile anladım. Çok mütevazı, aslında çok bizden biri ama bizden de değil arada kalmış gibi geldi. Sonra evet dedim bu normal değil bende pek normal sayılmadığım için de fark etmiş olabilirim. Tek başınıza bir selamla sahneyi doldurdunuz. Merak etmiştim, evet doğru kurgulamışım.

Nasıl bir çocukluk dönemi geçirdiniz?

Çok zor bir çocukluktu. Burayı geçebiliriz ( Gülüyoruz)


Bir insanın çok mülayim bir karakteri olur arayışı olmaz önüne ne sunarlarsa tamam der yaşar gider. Ama karakter olarak zor bir karakterseniz, arayışınız hep devam edip hiç bitmiyorsa o zaman gerçekten zor oluyor. Çocukluğunuz, gençliğiniz zor oluyor. Fakat siz ne yapmak istediğinizi bildiğiniz için vazgeçmiyorsunuz. Hata yapa yapa doğruya ulaşacağınızı biliyorsunuz. Zor bir karakter olduğunuz için zor dönemler geçirmişsiniz diye düşünüyorum.

Aynen öyle oldu. ( gülüyor)


İnatçı mısınız?

Çok sorgulayan biriyim ve çok inatçıyım. Öğrenme hastasıyım. Bana bir şey sorun, bilemezsem mutlaka öğrenmem lazım, öğrenemezsem uyuyamam. Beyin sürekli kurguluyor, kurcalıyor. Bu müzik benim deşarj olma yöntemim. Psikoloğum aslında… Sert yapım altında çok hassas ve duygusal bir yapım var. Kafayı sıyırmamak için sürekli üretiyorum.

İngilizce ve Almanca olarak hazırladığım yayınlanmayan albümlerim var kenarda bekleyen. Bir çok projem var, henüz başlayamadığım. Zaman yetmiyor ve sürekli üretince biriken çok fazla iş olabiliyor. Bu tarzı yapınca sponsor da bulamıyorsunuz. İnsanlar sizden kaçıyor. Zor oluyor, ama bir şekilde yapmaya gayret ediyoruz.


Almanya da yaşayan bir Türk olarak ne gibi zorluklar yaşadınız ve Almanya’dan Türkiye’ye baktığınız zaman nasıl görüyorsunuz?

Almanya’da doğup büyüdüm. Orada yaşıyorum. Oranın sistemi ile büyüdük. Bir yanımız Alman bir yanımız Türk. Bizim zamanımızda ki çocuklar, şimdi yetişen gençlerden daha iyi yetişti. Mesela evde Almanca konuşmak yasaktı, köklerimize bağlı kaldık. Vatana bakış açımız buraya göre daha farklı. Biz daha milliyetçiyiz. Daha çok sahipleniyoruz. Belki yanlıştır ama bana öyle geliyor. Bayrak, vatan, din aşığıyız. Çünkü ırkçılık orada çok yüksek dozda. Biz oldum olası ırkçılıkla savaştık. Dinimizi orada savunmak o kadar zordur ki. Ezan okuduğu zaman biz yaptığımıza ara verip ezanın bitmesini bekleriz mesela. Ama burada insanlar duymuyor bile. Bu bize hayret veriyor.

Orada da gençler asimile olmaya başladı. Benim dönemim ve benden büyük abilerimiz özlerine daha sâdık. Şimdiki nesil ile aradaki farkı görünce çok üzülüyorum. Orada Türk deyince direk islâm ile bağdaşır, ki öyle. Burada ben satanist, ateist, agnositim deyince nasıl yani ya diyorum. Aklım almıyor.

Cadılar bayramında taksimdeydim, ne oluyoruz dedim. Bildiğiniz cadılar bayramı kutluyoruz, işin tuhafı bunu kutlarken kurban bayramına da karşı çıkıyoruz. Çok tuhaf.


Belki de dinin içerisini çok boşalttığımız için dinin kendisini saklayarak teferruatları verince asimile oldu çocuklarımız. Kendi ellerimiz ile peşkeş çektik çocuklarımızı diye düşünüyorum…

Kesinlikle öyle. Burada daha beterini görüyorum. Bazen diyorum, bu Almanya’da bile böyle değil. İşte o zaman daha çok üzülüyorum.


Biz sizi dinliyoruz siz kimi dinliyorsunuz?

Tech N9ne ve Eminem dinlerim. Ama çok fazla müzik dinlemiyorum. Mesela ben İnglizce biliyorum. Sözleri anlıyorum, olmadı kapatıyorum. Ama İngilizce bilmeyip adamların sözlerini bağıra bağıra söylüyor, onun için ölüyorlar. Bir bakıyorsun, adam gelmişine geçmişine, hatta İslâm’a küfrediyor. Keşke bu konuda daha bilinçli olsaydık. O zaman bilinçaltımızı daha temiz tutabilirdik, tutabiliriz.

Asimile olmadan, gençlerden kopmadan, araya mesafe koymadan onlara dokunabilmeliyiz.


Kayboldu dediğimiz gençlerimizin girdikleri yolu iyi bilmeliyiz ve öğrenmeliyiz. O yolların bütün çıkmazlarını iyi hesaplayabilmeliyiz. O gençler o yolda ne buluyor, çözmeliyiz. Alternatif yollar açmalıyız ki kaybetmeyelim diye düşünüyorum. O gençlerin o yollarda bulduklarının karşısına alternatif koymadığımız süre gençliği kaybediyoruz demeye devam edeceğiz maalesef. Peki dinleyicileriniz ile aranızda nasıl bir bağ var?

Eskiden cevap vermeye dikkat ediyordum. Ama hemen suistimal ediyorlar. Çok yıpratıp, yordular. Ama olumlu, faydalı, yardım içerikli bütün maillere dönüyorum. Belli bir sınır koymak zorunda kalıyorsunuz. Sevip rahatsızlık veren, gelip evin kapısında bekleyen oluyor. Özel hayata müdahale etmeyecek şekilde sevmeleri lazım. Ki çok şükür çok seviyorlar ben de onları çok seviyorum. Destek olmam gerekenlere de destek oluyorum.



Son olarak neler söylemek istersiniz?

Çok zor yollardan geçtik. İyi günlere doğru gidiyoruz. Sosyal Medya hesaplarımızdan destek bekliyorum. Bizim gibi düşünenlerin bize destek olması lazım. Bizim yalnız olmadığımızı bize hissettirmelerini bekliyoruz. Türkiye’de sık sık bulunuyorum.

Türkiye’deki gençliğe de hitap etmek istiyoruz. Bu konuda davetlere icabet ederiz. Çok keyif aldım. Enteresan bir şekilde hipnoz olmuşçasına döküldüm. İçimden geldiği gibi konuştum. Bu rahatlığı verdiğiniz için ayrıca teşekkür ederim. Çok sevdiğim şu dörtlüğümle bitireyim madem…


Lügat haramsa dile lâl olmak helâl,

varsa aşk ile celâl,huzuru iter her hâl,

ancak erilecek mertebe olmalıdır kemâl,

gayret denildiğinde akla gelmeli; Ya ölüm ya da istiklâl!..


Samimiyetiniz, doğallığınız, içtenliğiniz için ve tabi ki zaman ayırdığınız için de asıl ben çok teşekkür ederim


GEEFLOW İLETİŞİM

@vizyonorganizasyon

0544 299 02 22

İnstagram / geeflow1453

Facebook / Geeflow

Twitter / @geeflow777


Röportaj: Aynur Karabulut

865 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


                                                          © 2018 Fikrini Söyle

bottom of page